6 Ekim 2016 Perşembe

10 MADDEDE: ANTİPATİK ARKADAŞ

Hepinizin hayatında "bu benim hayatıma nereden girdi yahu?" Dediğiniz ve muhtemelen artık sabrınıza tavan yaptıran arkadaşları vardır değil mi?... Hayatımızın trolleri onlar! Dün çocukluğumdan beri hayatıma giren "ilginç" arkadaşlarımı şöyle bir gözümün önünden geçirdim ve bugün onları biraz anmak istedim :) 10 maddede antipatisinden yenmeyecek arkadaş çeşitleri için buyurunuz.. 


Yazıya geçmeden önce 10 maddede dizisinin diğer yazılarının linkini buraya bırakayım,








Veeeeeeeeee işte arkadaşlıkta antipatiye şayan 10 madde!!!




1) BENCİL: Onun dertleri hep en önemlidir, en çözümsüzdür, en depresyona girilesidir.. Sizin o minik hayatlarınızda onun yaşadığı kocaman travmaları anlamanız ne mümkün! Bari dinleyin içini boşaltsın.. Canınız çok sıkkın olduğunda telefon açıp anlatmaya yeltenirsiniz ve hoppp bir bakmışsınız "ay ben sana son gelişmeleri anlattım mı dinle bak geçen ne oldu?" Diyerek başlar bozuk plak gibi çalmaya.. Kaçın.. Topuklarınızın poponuza vurduğunu hissederek uzaklaşın bu insanlardan..



2) PATAVATSIZ: Nefret ediyorum patavatsız insanlardan!!! Bir kere birine annemin bir rahatsızlığından bahsettim  bana "ay çok fena o hastalık. Bizim bilmem kim vardı o hastalıktan öldü" dedi... Teşekkür ederim içim açıldı........







3) SOSYAL MEDYA CENGAVERİ: Hayatta denk gelebileceğiniz en ilginç tiplerden.. Size söylemek istediği ne varsa içinde tutar. Çünkü size söylese aranız bozulacak ne gereği var? O zaman sosyal medyadan söyler :))) Genele mesaj verir gibi bir ileti yazar ama siz derhal anlarsınız o mesaj sizedir.. Aslında ona  kocaman teşekkür ediyoruz ki kendisiyle çok da samimileşmeden iticileşip bizi de kendinden korudu :)

4) DEDİKODUCU/ HER DERDİNİ HER YERDE ANLATAN: En tehlikeli tiplerden biri de budur. Sizden duyduğunu başkasına başkasından duyduğunu size taşır.. Sadece taşısa neyse üstüne bir de ekler.. Bu şahsın iç savaş çıkarma potansiyeli mevcuttur .. Yazıktır.. Bir de herkese her sıkıntısını anlatan tipler vardır. Bundan da korkun.. Herkese her sıkıntısını anlatıp, sırrını veren bir arkadaşınız varsa bence dinlemeyin.. Başka bir ortamda dedikodusu yapılır "ay ben bunu sadece söylemiştim" der oysa ki azıcık daha anlatsa Çin sınırları da duyacaktır.. Duysundur hatırı kalmasındır..

5) KRONİK MUHALİF/ÇOK BİLMİŞ: "O öyle yapılmaz! Hayır öyle değildi o! O olay o tarihte olmadı! O göl orada değil!"  Adam muhalif doğmuş yapacak bir şey yok.. Genele karşı bir antipatisi var işte :) Genel olarak sizin bildiklerinizin, yaptıklarınızın %80i yanlış çünkü o zamanında o ülkede o yemeği yemiştir/ o oyunu izlemiştir ve orada bu bahsettiğiniz olmamıştır.. Bunu rahatça söyler çünkü siz hiç o ülkelerde bulunup onun tecrübe ettiklerini tecrübe etmemişsiniz fakattttttttttttt bir gün aynı ülkede Erasmus'a katılmış bir arkadaşınız size onun anlattığı gölün o ülkede olmadığını söylerse  ne olur??? :))))))))))))))))))))))))))) Buna hala gülerim hala gülerim sanırım hep de güleceğim :))) Olsun belki gölü taşıdılar ama o göl o gittiğinde oradaydı! Yanıldığını da kabul etmez ;) 


6) SÜREKLİ AKIL VEREN : Evliliğinizden, işinize, doğmamış çocuklarınıza.. Bu tip her şeye dahil olup yorum yapmak zorunda hisseder kendini. Hatta hatta yetinmeyip ev dekorunuza kadar karışır.. Şey pardon fikir verir.. Hadsizdir ve sineye çekilebilecek gibi değildir..  O değil de benim hayatım benim seçimlerimdi değil mi?..... Ben de yorum yapmaya başlarsam ne olur sence?

7) MADDİYATÇI: En yorucu tiplerden biri de budur.. Arkadaşınızın maddiyatçı oluşu kadar sinir bozucu bir şey yoktur.. Bu tarz arkadaşlıkların karşı tarafın sürekli beklenti içinde olması ve sizin artık bu beklentileri karşılamak istememeniz yüzünden bitmesi de ayrı güzeldir...

8) YALANCI: Bu nasıl bir huysa sürekli yalan söyler.. Her konuda yalan söyler.. Hiç gerek olmayan, sizi zaten ilgilendirmeyen konularda bile yalan söyler.. Patolojik işte.. Hele bir de o yalanlar "sürekli" şekilde ortaya çıkıyorsa.. Bu arkadaşlığı sürdürmenin imkanı var mı sizce? Bir keresinde siyasi partilerle alakalı bir ödev hazırlıyorum arkadaşıma sordum "aaa o konuda ben de ödev hazırladım hemen söyleyeyim sana o olayı" dedi başladı anlatmaya.. Saati bile şaşmadı.. Neyse sevindim tabi. Sonra o kalktı masasından zımba almaya gittim ne göreyim? Önünde Google açık "ödev hazırladığı" olayı bana oradan okumuş.... Ödevi Google'da yayınladıysa bilmem tabi :) Gerek var mıydı sizce??? 

9) SAMİMİYETSİZ: Anlattığınız bir olay üstüne verdiği tepkiyle yakalarsınız samimiyetsizi.. Bazen sesinin tonu bazen bakışı bazen kurduğu cümleler.. O kadar samimiyetsiz o kadar yalan gelir ki size.. Daha niye kalsın ki hayatınızda?..........

10) KISKANÇ: Bu başlı başına bir hastalık yazık ki.. Bunun çaresi olduğunu da pek düşünmüyorum.. Yüksek lisans öğrencisiyken aynı sınıftan samimi bir arkadaşıma ben X'te burs kazandım Londra'ya gidiyorum dediğimde bana "orada ne yapacaksın? Çok saçma.. Çok pahalı orası.." ve muadili yığınla cümle kurup "tebrik ederim hep istiyordun. Yolun açık olsun" demedi.. Diyemedi.. Sonra hocama gidip "tez zamanı gitmesi ne kadar yersiz, tezini hazırlasa hiç ciddiye almıyor" deyip "kendi seçimi ben müdahale etmiyorum sen niye bu kadar sinirlendin?" Cevabını alınca kahırlara gark olmuş karakter.. Bir süre sonra ortak arkadaşımız bana kıskançlığın içini kemirdiğini çünkü o projede onun yer almak istediğini ancak dil yeterli gelmediği için gidemediğini anlatana kadar.. Üzülmüş ve çok da şaşırmıştım o zaman.. Ama geçti Londra o kadar güzeldi ki. Yaptığım işler ve tanıştığım insanlar da cabası :)))))))))))))))))))))))))))

***Bu maddeler bir de bonus olarak "görgüsüz"ü eklemek istiyorum.. Bir dönem maruz kalmak zorunda olduğum bir arkadaşım "ay ben Türkiye'de hiç gezemedim çok ayıp biliyorum ama tüm tatillerde yurtdışı tercih ettim hep" diyerek acaba 89 ülke mi gezdi ki? Dememe sebep olmuştu.. 5!! 5 ülke görmüş ve sanırım 500bin55 kere anlattı.. Peki teşekkürler... :)

Bu yazı değişik arkadaşlarından çeken tüm herkese gelsin!!! Bir yerlerde bunu okuyup "bunu bilirim çok sinir bozucu" diyen birileri varsa çokça sevgiler :))))



Hiç yorum yok: